Araştırma ve ÇalışmalarOrtak Kimlik ve Uzlaşı BirimiYayınlar

2011 Sonrası İran’ın Suriye’deki Ekonomik Nüfuzu

Özet

Suriye ve İran rejimleri, 1980’lerden bu yana stratejik bir ittifak kurmuşlardır. Ancak bu siyasi, askeri ve güvenlik ittifakı, Suriye devriminden önceki yıllarda, özellikle Baba Esad’ın döneminde, ekonomik alana yansımamıştır. Aynı şekilde Oğul Esad’ın iktidara geçmesinden sonra yaşanan kültürel genişlemeye rağmen bu ilişkiler, Suriye’nin Türkiye ve Körfez ülkeleriyle olan ilişkileriyle karşılaştırıldığında yeterince artış göstermemiştir.

Ancak bu ilişkiler, Suriye devriminin başlamasıyla, özellikle 2015 yılından sonra tamamen değişmiştir. İran, Suriye’deki tüm ana sektörlerde nüfuzunu artırmaya çalışmıştır. Bu alandaki büyük çabalarına rağmen, İran’ın başarısı ve kontrol düzeyi sektörden sektöre farklılık göstermektedir. Ancak İran her sektörde nüfuzunu artırmaya yönelik sürekli girişimlerde bulunmaktadır.

Genel olarak İran’ın Suriye’deki ekonomik eğilimlerinde dikkat çeken bir özellik vardır. Anlaşmaları imzalamada başarılı olurken, bunları gerçeğe dönüştürmekte başarısız olmasıdır. Bu durumun başlıca üç nedeni vardır. Rusya ile rekabet, batı yaptırımlarının etkisi ve Suriye’deki ekonomik zayıflık.

Engellere rağmen İran birçok stratejik noktada başarı elde etmiştir ve daha fazla nüfuz kazanmak için kararlı bir şekilde çaba sarf etmektedir. Bu durum İran’ın Suriye ekonomik haritasındaki adımlarının izlenmesi ve analiz edilmesiyle görülmektedir.

İlk sektör olan tarım ve hayvancılıkta, İran sınırlı bir şekilde tarımsal yatırıma yönelmiş, ancak tarım ticareti ve sektörün ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmıştır. Ayrıca ticaret yollarında nüfuz kazanmış ve Esad rejiminin yardımıyla birçok Suriyelinin topraklarını ele geçirerek bu toprakları dini merkezler ve askeri üniteler inşa etmek, milislerin sınırlı tarımsal yatırımları, hatta haşhaş ekimi gibi çeşitli amaçlar için kullanmıştır.

Sanayi sektöründe İran, özellikle yeraltı kaynaklarının çıkarılmasında Rusya’nın rekabeti nedeniyle büyük ölçüde başarısız olmuştur. İran, sadece Bukemal bölgesindeki bazı küçük kuyuların kontrolünü elde edebilmiş ve aynı bölgede sondaj yapma hakkını kazanmıştır.

Petrol rafinerisi tesislerinde ise İran, yerel müttefiklerinden biri olan “Katerji” şirketinin aracılığıyla iki petrol rafinerisinin inşasına ve Tartus’ta petrol terminalini geliştirme görevini üstlenmiştir. Ancak şu ana kadar bir petrol limanı kurmayı başaramamıştır. Buna karşın İran, Suriye’yi Akdeniz’e ulaşmak için bir geçit olarak kullanmaya odaklanmış ve “İslami Dostluk Boru Hattı” ve “Şelemçe-Lazkiye Demiryolu” gibi iki eski stratejik projeyi yeniden canlandırma girişimlerinde bulunmuştur.

İnşaat sektöründe İran, yoğun bir şekilde gayrimenkul satın alarak ve yerinden edilen Suriyelilerin mülklerine el koyarak, demografik değişim planları ve milisleri yerleştirme amaçlarına hizmet eden yatırımlar yapmıştır.

Diğer sanayi kollarında, özellikle elektrik enerjisi ve un değirmeni sektörü gibi gıda üretimiyle ilgili alanlarda geniş yatırımlar yapmıştır.

Hizmet üretiminde, İran’ın yatırımları eğitim ve turizm sektörlerinde yoğunlaşmış olup, bunlar daha çok ideolojik ve kültürel amaçlara hizmet etmektedir. Ancak İran’ın telekomünikasyon ve bankacılık sektörlerine müdahaleleri henüz başarılı olmamıştır.

Ticaret alanında İran, Suriye ile ticaret hacmini artırmayı hedeflemiş ve 2011 yılında Esad rejimiyle serbest ticaret anlaşması imzalamıştır. Ayrıca 2019 yılında İran-Suriye ortak ticaret odasını kurmuştur. Ancak bu adımlara ve diğer birçok anlaşmaya rağmen, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi çabaları başarılı olmamıştır. Şu anda İran’ın Suriye ticaretindeki payı yalnızca %3 iken Türkiye’nin payı %30’dur.

İran’ın Suriye ekonomisine bu şekilde müdahalesi, büyük riskler taşımaktadır. Bunların başlıcaları arasında Suriye’nin İran mallarını satmak için bir pazar haline gelmesi, yeniden yapılanma fonlarının veya önemli bir kısmının İran’a yönlendirilmesi ve Suriye ekonomisinin gelecekte İran projesinin milislerini finanse etmek için bir kaynak haline gelmesi bulunmaktadır.

Siyasi ve güvenlik açısından, İran’ın ekonomiye nüfuz etmesinin sonuçları arasında, “devlet içinde devlet” modelini uygulama, siyasi çözüm çabalarını engelleme, Suriye’nin egemen karar mekanizmalarını kontrol etme ve merkezi otoriteyi zayıflatarak milis yönetimi lehine güçlendirme gibi etkiler yer almaktadır. Toplumsal açıdan ise İran’ın ekonomik varlığı, Suriye’nin kültürel kimliğini değiştirme, İran’a bağlı aşiret sistemleri oluşturma girişimlerine katkıda bulunabilir.

İran yayılmasının etkileri sadece ulusal düzeyle sınırlı kalmamakta, bölgesel güvenliği de tehdit etmektedir. Çünkü Suriye’yi istikrarsız bir bölgeye ve yasadışı ticaret, kaçakçılık, uyuşturucu ve organ ticareti gibi faaliyetler için bir merkez haline getirme riski taşımaktadır.

Raporun Tamamını Okumak İçin Tıklayınız (Arapça)

مؤسسة بحثية سورية تسعى إلى الإسهام في بناء الرؤى والمعارف بما يساعد السوريين على إنضاج حلول عملية لمواجهة التحديات الوطنية المشتركة وتحقيق التنمية المستدامة

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu