Gelişim RaporlarıSosyal BirimYayınlar

Güney Afrika’nın İç Savaştan Kaçınma Deneyiminden Dersler

Özet:

Bu rapor, Suriye’nin toplumsal gerilimlerin devamı ve ülkenin farklı bölgelerinde yaşanan şiddet olayları ışığında, bir iç savaş tuzağına düşme riskinin ciddiyetine dikkat çekmektedir. İç savaşlar, toplumsal ve siyasal yapıları parçalamakta, ulusal ekonomilerin çökmesine yol açmakta ve hem beşerî hem de maddî kaynakları tüketmektedir. Bunun sonucu olarak kaosun yayılması, göç ve mülteci dalgalarının geri dönüşü ve mezhepsel ile etnik temelli toplumsal uçurumların derinleşmesi söz konusu olmaktadır.

Bu tehdide karşı rapor, apartheid sonrası Güney Afrika deneyiminden yararlanmayı önermektedir. Güney Afrika, barışçıl bir demokratik geçiş aracılığıyla en tehlikeli toplumsal patlamayı aşmayı başarmıştır. Bu deneyimde modern devlet, adaletsizlik mirasının üstesinden çok yönlü mekanizmalarla gelmiştir. Bunlar arasında; mağdurlara ve faillere konuşma imkânı sağlayan Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu, uzlaşmacı adaleti güçlendiren sembolik tazminatlar, Nelson Mandela ve Desmond Tutu gibi “Gökkuşağı Ulusu” terimini benimseyerek toplumsal zihniyeti hoşgörüyle dönüştüren ulusal uzlaşma figürleri, ve farklı gruplar arasında güveni ve iletişimi yeniden tesis eden “Hafızaların İyileştirilmesi” programları ile Khulumani gibi sivil toplum girişimleri yer almaktadır.

Rapor, bu modelin intikam politikalarından uzlaşma inşasına yönelik gerçek bir dönüşümü temsil ettiğini vurgulamaktadır. Bu dönüşüm, mağdurları dışlamayan, onların hakikatini güçlendiren ve aynı zamanda failin de itiraf ve uzlaşma göstermesi halinde tamamen dışlanmadığı kapsayıcı düzenlemelere dayanmaktadır. Güney Afrika modeli sınırlılıklarına rağmen—örneğin tazminatların kısıtlılığı ve ekonomik bölünmelerin devam etmesi—ülkeyi iç savaştan korumuş ve bu durum olağanüstü bir başarı olarak değerlendirilmiştir.

Suriye bağlamında rapor, yalnızca teknik adaletin dayatılmasının—samimi bir itiraf ve uzlaşıcı bir yaklaşımdan yoksun olarak—intikam arzusunu besleyebileceğini ve bitmek bilmeyen bir şiddet döngüsü yaratabileceğini belirtmektedir. Ayrıca, Suriye’deki sivil toplumun hâlihazırda birleştirici ve bütünleştirici güçlerden yoksun olduğu, resmî kurumların ise zayıf veya taraflı olduğu ifade edilmektedir. Bu durum, geçiş dönemi adaletiyle yüzleşmeyi, hesap verebilirlik, hafıza ve tazmin mekanizmalarını yeniden inşa etmeyi gerektiren büyük bir meydan okuma haline getirmektedir.

Sonuç olarak rapor, iç savaşa sürüklenmeyi önlemenin, Güney Afrika modelinden esinlenen fakat Suriye’nin özgün koşullarına uyum sağlayacak esnek bir yaklaşım geliştirmeyi zorunlu kıldığını vurgulamaktadır. Bu bağlamda, en ağır suçlara karışmış faillerin cezalandırılmasını sağlayan karma bir adalet yaklaşımının düşünülmesi; alt düzeylerde daha esnek uzlaşmacı yöntemlerin benimsenmesi; toplum içinde sürecin hassasiyetine ilişkin bilinçlendirme yapılması; ve geçiş dönemi adaletinin toplu intikam aracı haline gelmesini önleyecek açık güvencelerin sağlanması gerektiği öne çıkarılmaktadır.

Raporun tamamını okumak için tıkla (Arapça)

بكالوريوس في الترجمة ودبلوم إدارة أعمال، حاصلة على درجة الماجستير في العلاقات الدولية من جامعة kulture في تركيا، مهتمّة بالقضايا المجتمعية للسوريين في الداخل وفي تركيا.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu