Filistin’de Anlık Gelişen Olay için Halk Tabanı ve Medya Yönetimi: Davasında Haklı Olanlar için Çıkarılacak Dersler
Toplumsal Birim Tarafından Hazırlanmış Bir Rapor
Son zamanlarda Filistin’deki gelişmeler hızlı bir ilerleme kaydetti ve Filistin, Arap ve uluslararası kamuoyunu harekete geçirdi. Bu gelişmeler Filistin meselesini uzun bir aradan sonra tekrar gündeme taşıdı. Medyacı, aktivist, insan hakları savunucusu ve etkili kişiler olarak Filistinlilerin tümü, dikkat çekici şekilde olaya tepki gösterdi. Böylece araştırmayı ve üzerinde çalışmayı gerektiren geniş bir etki ve etkileşim dalgası yaratmayı başardılar.
Mesele, Doğu Kudüs’teki eski semtlerden biri olan “Şeyh Cerrah Mahallesi” sakinlerine yönelik işgal güçlerinin yeni bir ihlali ile başladı. Mahkeme, birkaç ailenin evlerinden çıkarılmasını ve buralara yerleşimcilerin yerleştirilmesini öngören bir karar çıkardı. Bu haksızlığa maruz kalan mahalle sakinleri kararı reddederek sokakta oturma eylemi başlattı.
Güvenlik önlemlerinin artmasıyla ve işgal güçlerinin provokasyonlarıyla birlikte işgal güçleri son olarak namaz kılanlara baskısını arttırıp kendilerinin Mescidi Aksa’nın avlusuna girmelerini kısıtladı ve Ramazan’ın son günlerindeki gece ibadetlerini yapmalarına mani oldu. Bunun üzerine ülke içinde halk hareketlenmesi başladı ve git gide genişledi. Bu hareket Kudüs’ten başlayarak Filistin’in birçok şehir ve kasabasını içine alan halk protestoları dalgası oluşturdu. Bunun sonucunda da geniş çaplı tutuklamalar gerçekleştirildi. Bu durum Gazze Şeridi’ndeki Filistin gruplarını; işgal güçlerine, ihlallerine son vermediği takdirde İsrail yerleşim birimlerini hedef alma tehdidinde bulunmaya itti ve taraflar arasında maddi ve insani kayıplara sebebiyet veren bir savaş başladı.
Olayın Genel Seyri
Filistin’deki son olayın gelişmesi üç aşamada şöylece özetlenebilir: İlk olarak, “Şeyh Cerrah Mahallesi” sakinlerinin zorla yerlerinden edilmesiyle ilgili insan hakları konusunda bir kampanya başlatıldı ve bu kampanya ile Arap ve uluslararası kamuoyunun desteği amaçlandı. İkinci olarak, bu kampanya mahalle sakinlerine yardım etmek amacıyla kendiliğinden gelişen geniş bir halk protestosuna dönüştü. Ayrıca işgal güçlerinin ibadet edenlere yönelik ihlallerini, namaz kılacak kişilerin Mescidi Aksa’ya girmelerini engellemesini protesto etmeye ve bunun yanı sıra, radikal grupların, Ramazan’ın 28’inci gününde Mescidi Aksa’ya saldırmak için kitleleri toplamak amacıyla yaptıkları kışkırtıcı çağrılara tepki olarak protestoya dönüştü. En nihayetinde protestolar birçok Filistin şehrine yayıldı ve olay sonunda -üçüncü olarak- yaklaşık 11 gün süren silahlı bir çatışmaya evrildi.
Ani olarak gelişen bu Filistin olayının incelenmesi için genel bağlamın anlaşılması gerekiyor. Bu gelişmeler, Filistin sahasında meydana geldi ve genel durumu özetleyen birkaç noktayla izah edilebilir:
- Askeri çatışmalar arenasında uzun süren bir durgunluk hali. İşgal güçleri ile Filistin direniş grupları arasındaki son askeri çatışma 2014 yılındaydı ve 40 gün sürmüştü.
- Filistin halk hareketinin, Filistin içindeki birçok şehir ve kasabada (Yeşil Hat) son olaylardan önceki uzun süreli yokluğu.
- Filistin’de iç politika düzeyinde, seçimlerin ertelenmesi kararının ardından bir iç dağılma ve siyasi durgunluk halinin yaşanması. Buna, siyasi çözüm ve iç uzlaşma ufkunun tıkanması sonucu artan bir iç gerilim de eşlik etti.
- 2017’de Kudüs’ün “İsrail’in” başkenti ilan edilmesi ve ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması dahil olmak üzere işgalci düzeni destekleyen bir grup uluslararası siyasi gelişme.
- “İsrail’in” Suriye ve Irak’ta, sınırları dışında gerçekleştirilen ve bölgedeki güvenlikte gerilim meydana getiren askeri ve istihbarat hareketleri. En büyük küstahlığı da kendini herhangi bir zamanda ve yerde karşı saldırı olmaksızın saldırabilecek yetenekte görmesi.
- Son dönemde bazı Arap ülkeleriyle yapmaya çalıştığı normalleşme çabaları.
Burada Filistin olayını analiz etmek, sorumlulukları belirlemek ve sonuçları değerlendirmek ya da Suriye olayıyla karşılaştırmak gibi bir amacımız yok; çünkü iç ve dış koşullar farklı olabilir, bununla beraber iki taraf arasında benzerlikler de bulunabilir. Ancak buradaki amacımız, özellikle insan hakları ihlalleri, yasal ihlaller ve askeri gerilimle ilgili olarak, genel hatlarıyla Suriye deneyimine benzer bir deneyim olan ve hızla gelişen bir olaya nasıl tepki verildiğini incelemektir.
Raporun tamamını okumak için (Arapça)
مؤسسة بحثية سورية تسعى إلى الإسهام في بناء الرؤى والمعارف بما يساعد السوريين على إنضاج حلول عملية لمواجهة التحديات الوطنية المشتركة وتحقيق التنمية المستدامة