İltica Deneyiminin Reşit olmayan Refakatsiz Mülteciler Üzerindeki Etkisi
Türkiye’de Bekar Konutlarında İkamet Edenlerin Durumu ile İgili Bir Araştırma
Yönetici Özeti:
Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi belgesi, reşit olmayan refakatsizler kesimine net bir şekilde dikkat çekmiş; küresel çapta korumalarının sağlanması, temel ihtiyaçlarının güvence altına alınması ve kötüye kullanılmaktan korunması konusu başta olmak üzere ev sahibi ülkelere bu kesime vermeleri gereken haklarını ayrıntılı olarak açıklamış bulunmakta. Bununla beraber savaş ve ilticanın sonuçlarından en çok etkilenen, en hassas ve yöneldiği yere doğru olan yolculuğu boyunca tehlikelere en çok maruz kalan kesim onlar olduğu için uluslararası, insani ve hukuki birçok örgüt de bu kesimin önemi üzerinde durmuştur.
Türkiye’deki refakatsiz Suriyeli reşit olmayan çocukların durumuna gelince, bunlarla ilgili resmi bilgi ve istatistik bulunmamaktadır. Geçici koruma maddesi kapsamına giren ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından kaydı denetlenen refakatsiz Suriyeli çocukların durumu, Türkiye’de bulunan ve kayıt işlemleri uluslararası kuruluşlar tarafından denetlenen diğer uyruklu refakatsiz çocukların durumundan farklılık göstermektedir.
Geçici koruma sistemi bu kesime dair hiçbir detay içermiyor. Böylece bu kesim önemsiz bir konuma düşebiliyor ve geçerli yasal belgeler elde etmesi engellenebiliyor. Dahası, bu kesim eğitim ve sağlık sigortası gibi haklarından veya Türkçe dil eğitimi, mesleki eğitim ve mali destek gibi diğer hizmetlerden yararlanma haklarından mahrum bırakılmış olabiliyor.
Bu araştırma bu kesimin (genç konutlarında ikamet eden refakatsiz küçükler kesimi) Türkiye’de bulunmalarının üzerinden yıllar sonra mevcut durumunu belirlemeye çalışıyor. Bu kesimin araştırmaya konu olan kısmının çoğunluğu yasal olarak yetişkin sayılırken %12’lik kısmı halen 18 yaş altı. Sonuçlar, 2015 yılının %31 oranıyla reşit olmayan mülteci dalgalarının Türkiye’ye gelişinde en yoğun yıl olduğunu ve bunu 2016, 2014 ve 2020 yıllarının izlediğini gösteriyor.
Bu kesimin büyük bir kısmı, yüzde 57’si, Suriye’deki kötü yaşam ve ekonomik durum nedeniyle ve ilk etapta kendilerine ve ailelerine bir gelir elde etmek için bir iş fırsatı yakalama arzusuyla; bunlara ilaveten zorunlu askerlik hizmetinden kaçıp güvenli bir yere sığınmak, Suriye’deki savaşlardan ve askeri operasyonlardan kaçıp istikrara kavuşmak, daha sonra da Avrupa’ya gitmek veya sağlık durumu için Türkiye’ye geldi.
Bunların çoğunluğunun yaşı 12’den büyük. Oran olarak en çok 15, 16, 17 yaşlar göze çarpıyor. Bu da büyüme çağındaki yıllarını aileleri olmadan, geldikleri ortamdan kültürel ve sosyal olarak farklı bir ortamda, herhangi bir gözetim veya yönlendirme olmadan geçirdikleri anlamına gelir.
Anket sonuçları, bunların %84’ünün hala bekar gençler olduğunu göstermekte: %5’i evli fakat aileleri başka bir yerde ve %11’i resmi olmayan bir ilişkinin varlığına yorumlanabilecek “diğer” yanıtını vermiş. Grubun %22’si sadece ilköğretimi almış görünüyorken, %44’ü ortaokul, %29’u lise eğitimi görmüş. Türkçeyi bilme oranları ise şöyle: %47’si Türkçeyi iyi konuşuyor, %36’sı ise hala orta düzeyde.
Sağlık durumu ile ilgili olarak, anket sonuçları, bu kesimin %85’inin bazı küçük hastalıklar dışında herhangi bir sağlık sorunu yaşamadığını, geri kalanının %8’inin savaş yaralanmalarından, %3’ünün hareket etme engellerinden muzdarip olduğunu, %4’ünün genetik hastalıklarının olduğunu gösteriyor. Son olarak, yaklaşık %16’sı sağlık bakımına ve ilaca sürekli şekilde, %18’i ise belirli aralıklarla ihtiyaç duymaktadır.
Aynı zamanda anket sonuçları, ankete katılan kesimin %96’sının işgücü piyasasına katıldığını göstermekte. Bu oranın da %44’ü geldiğinden beri aralıksız şekilde çalışıyor, %52’si de aralıklı olarak çalışmış. Ağırlıklı olarak çalıştıkları alan tekstil sektörü. Tekstil sektöründen sonra sırasıyla sanayi ve marangoz atölyeleri, bina ve inşaat sektörü, lokanta ve fırınlar geliyor. Ardından %4’lük bir oranla şirket ve ticari mekanlar geliyor.
Çalışma koşulları ile ilgili olarak, anket sonuçları sadece %3’ünün 8 saat çalıştığını, ankete katılan kesimin %88’inin ise 9-12 saat arasında, %9’unun da 12 saatten fazla çalıştığını göstermektedir. Uzun çalışma koşullarına nispeten maaşlar çok düşük görünüyor. %70’inden fazlası asgari ücretin altında, %24’ü de 2500-3500 TL arasında değişen maaşlar alırken sadece %6’sı 3500 TL’nin üzerinde maaş almaktadır.
Yine, bu kesimin %92’si kayıt dışı çalışıyor. %80’i resmi çalışma izni almasına imkân veren yasal ikamet statüsüne sahip. Ankete katılanların %89’u Suriye’deki ailelerine periyodik veya aralıklı olarak gönderdikleri maddi yardımlarla katkıda bulunuyor. Bu durum da gösteriyor ki, maaşlarına bakıldığında ve maaşlarından ailelerine bir şeyler ayırdıkları düşünüldüğünde çok düşük ekonomik imkanlarla yaşıyorlar.
Anket sonuçları, ankete katılanların üçte birinin, Türkiye’ye gelmeden önceki döneme göre namaz ve Cuma namazı gibi farz dini ibadetlere bağlılıklarının ve genel olarak dini öğretilere karşı hassasiyetlerinin azaldığına kendilerinin inandıklarını göstermektedir. Katılanların %35-40’ı kötü alışkanlıklar edinmiş olup %34’ünün aileleriyle ilişkileri zayıflamış ve aralarındaki iletişim oranları önemli ölçüde düşmüş bulunmakta.
Anket sonuçlarına yanıt verenler arasında onların kendi değerlendirmesine göre psikolojik durumlarında %73 oranı gibi önemli bir düşüş olduğunu göstermektedir. %45’i koşulların gelecekte iyileşeceğine dair olan umudunun azaldığını belirtiyor. Yine de bu deneyim, zorluğuna rağmen, bu kesimin %38’inin özgüvenini arttırmış. Zorlu yaşam koşulları ve yeni bir ortam ile karşılaşmak, özellikle de bir ailenin olmaması durumu onların kendilerine daha fazla güvenmeleri sonucunu doğurmuştur.
Bu kesim, yeni toplumun etkilerini hafifletecek sağlıklı bir ortam olmayan, bekar gençlerin ikamet ettiği konutlarda yaşamaya mecbur kaldı. Hatta olumsuz değişimlere direnme güçlerini zayıflatan, bozulmayı ve kötü alışkanlıkların kazanılmasını teşvik eden bir ortam oldu onlar için. Bunun nedeni, ikametleri için hazır kuruluşların olmaması, ailenin ve toplumun onlara karşı gereken rolünü yerine getirememesi, onlara yönelik ve onların ihtiyaç duydukları desteği sağlayan yeterli alternatif faaliyetlerin olmamasıdır.
Araştırmamız, bu kesimle ilgilenirken göz ardı edilmiş bazı hususlara özellikle Kuzey Suriye’de askeri operasyonların artması ya da güvenlik veya ekonomik istikrarsızlığın devam etmesi halinden doğan yeni saiklerin düzensiz bir şekilde devreye girmesi ihtimali söz konusu olduğunda, ışık tutacak bir dizi tavsiye sunuyor.
Araştırma makalesini indirmek için (Arapça)
مؤسسة بحثية سورية تسعى إلى الإسهام في بناء الرؤى والمعارف بما يساعد السوريين على إنضاج حلول عملية لمواجهة التحديات الوطنية المشتركة وتحقيق التنمية المستدامة