
Soykırımdan Otuz Yıl Sonra Ruanda’nın Ekonomik Yükselişi: Suriye İçin Çıkarılacak Dersler
Özet:
Silahlı çatışmalardan çıkan devletler yalnızca altyapılarının yıkımıyla değil, aynı zamanda kurumlarının dağılması, ekonomik gerileme ve toplumsal parçalanma ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu bağlamda, soykırım sonrası Ruanda’nın izlediği yol, savaş sonrası toparlanma açısından incelenmeye değer bir model olarak öne çıkmaktadır. Nitekim ülke, yıkılmış bir devletten Afrika’nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden birine dönüşmeyi başarmıştır.
Ruanda’nın dönüşümünde “Vizyon 2020” planı temel taş olmuştur. İki yıllık kapsamlı istişarelerin ardından uygulamaya konulan bu plan, aşamalı biçimde yapılandırılmıştır: kısa vadeli hedefler makroekonomik istikrarın sağlanması ve dış yardıma bağımlılığın azaltılmasına; orta vadeli hedefler hizmet sektörünün geliştirilmesi ve altyapının iyileştirilmesine; uzun vadeli hedefler ise iletişim, eğitim ve sağlık sektörlerinin güçlendirilmesine ve Ruanda’nın teknoloji ile ticarette bölgesel bir merkez hâline getirilmesine odaklanmıştır. Bu stratejiye, yerli üretimi artırmayı amaçlayan “Made in Rwanda” kampanyası ve Arsenal ile Paris Saint-Germain gibi futbol kulüpleriyle ortaklaşa yürütülen yenilikçi turizm tanıtım projeleri eşlik etmiştir.
Ruanda modeli aynı zamanda yerel yönetişim mekanizmalarına dayanmıştır. İdari adem-i merkeziyetçiliğin kurumsallaştırılması ve geleneksel uygulamalarla modern bürokratik sistemlerin birleştirilmesi, kamu görevlilerinin sorumluluk bilincini artırmış ve idari etkinliği güçlendirmiştir. Bunun yanında, kurumsal ve hukuksal reformlar yoluyla kapsamlı bir yolsuzlukla mücadele stratejisi yürütülmüştür.
Bu çabalar önemli kalkınma sonuçları doğurmuştur: kişi başına millî gelir 2000 yılında 290 ABD dolarından 2020’de yaklaşık 826 dolara yükselmiş; yoksulluk oranı %64’ten %27,4’e düşmüş; yaşam beklentisi belirgin şekilde artmış; ulusal ekonomi hizmet, teknoloji ve turizm sektörlerine yönelmiştir. Bununla birlikte rapor, bu başarıların uluslararası baskılar, bazı temel hizmetlerde yavaş ilerleme ve kentsel-rural alanlar arasındaki yaşam standartları farkı gibi zorluklara rağmen elde edildiğini vurgulamaktadır.
Rapor, Ruanda deneyiminden Suriye için uygulanabilir sekiz temel ders çıkarmaktadır:
- Ölçülebilir ve katılımcı planlama: geniş toplumsal katılım ile ölçülebilir kalkınma planlarının hazırlanması.
- Yerel kimlik ile modern standartların dengelenmesi: yabancı modellerin körü körüne kopyalanmaması.
- Dezavantajlı gruplara odaklanma: mülteciler, yerinden edilmiş kişiler, okula gidemeyen çocuklar ve temel ihtiyaçları karşılanmamış nüfus.
- Yolsuzluk ve ihmalle mücadele: büyük ölçekli finansman planlarının etkili denetim olmadan başarısız olabileceğinin ihtimali kuvvetlidir.
- Dış desteğin bilinçli yönetimi: bağımlılıktan kaçınmak ve dış finansmanı ulusal önceliklerle uyumlu kullanmak.
- Ekonominin çeşitlendirilmesi: tarım, hizmetler, ticaret ve enerji gibi farklı sektörlere yatırım yapmak.
- İdari adem-i merkeziyetçilik: illere ve belediyelere kendi koşullarına uygun planlar uygulama yetkisi verilmesi.
- Siyasal özgürlüklerin ve hakların korunması: ekonomik toparlanmanın özgürlüklerin pahasına gerçekleşmemesi; aksi takdirde kalkınma önceliği bahanesiyle otoriter rejimlerin yeniden üretilmesi riski mevcuttur.
Son olarak rapor, Suriye’nin rejim sonrası geçirdiği bu dönemin tarihî bir dönüm noktası olduğunu vurgulamaktadır. Bu süreç, adalet, vatandaşlık ve sürdürülebilir kalkınmaya dayalı bir gelecek inşa etmek için nadir bir fırsat sunmaktadır. Ancak bunun gerçekleşmesi, iç ve dış aktörlerin ortak çabasını ve özgürlüklerin korunmasına yönelik kararlı bir iradeyi gerektirmektedir. Raporun altını çizdiği gibi, Suriye devrimi yalnızca ekonomik bir dönüşüm amacı taşımamış; aynı zamanda vatandaşlarının onuruna ve haklarına saygı duyan demokratik bir vatan kurma hedefini gütmüştür.
Raporun tamamını okumak için tıkla (Arapça)
بكالوريوس في قسم الفلك وعلوم الفضاء من جامعة أنقرة، مهتم بالشأن التركي وعلاقته بقضايا اللاجئين السوريين، ونشر وشارك في إعداد عدد من التقارير والمقالات حول هذا الموضوع ضمن الوحدة المجتمعية في مركز الحوار السوري