STK’lar için Uluslararası Yasal Güvenceler ve Suriye Örneğinde Uygulanma Kapsamı
Suriye Diyalog Merkezi Uzlaşı ve Ortak Kimlik Birimi Tarafından Hazırlanmış Araştırma Belgesi
Giriş:
Bugünkü insan hakları sistemi, insanlık tarihinin uzun dönemleri boyunca oluşan birikimli bir sürecin sonucunda son halini almıştır. Eski zamanlarda bunun yaşanan en önemli basamaklarından biri Hz. Peygamber’in Medine Sözleşmesi’ydi. Modern dönemde ise 2. Dünya Savaşı’ndan sonra onaylanan belge ve anlaşmalar bu sistemin en önemli durakları arasında sayılır. Bu sistem daha sonra birbirine bağlı ve bölünme kabul etmeyen hakları içeren geniş bir yelpazeyi kapsayan bir hal aldı. Uluslararası insan hakları yasasındaki bu köklü haklar arasında, barışçıl toplulukların kurulması hakkı öne çıkıyor. Bu hak, farklı yönleriyle sivil faaliyetler yoluyla kamuyu ilgilendiren işlere katılımın kapılarından biri sayılıyor ve aynı zamanda birtakım insan haklarının uygulanmasının haddi zatında bir yoludur.
Sivil toplum kuruluşları NGO’ların da çeşitli bileşenleriyle içinde bulunduğu sivil toplum kavramının önemine bağlı olarak ve bu kavramın, barış zamanında kapsamlı ve sürdürülebilir kalkınmayı da içeren çeşitli yönlerdeki artan rolüyle -ki bu rol, silahlı çatışmalar sırasında kamu hizmetlerinin sağlanması, yeniden yapılanma ve barışın inşası gibi işlevleri nedeniyle daha da belirgin bir hal alır- uluslararası sözleşmelerde bu hakka olan ilgi artmış, özgür ve otoriteden bağımsız sivil toplum kuruluşlarının varlığının yasal güvencesini temsil eden normatif kurallar, kademeli olarak oluşmaya başlamıştır. Ancak bu hak -doğası gereği- mutlak bir hak olmadığından, bu mevzuatlar arasında herhangi bir benzerlik olmaksızın, farklı ülkeler bu hakkın uygulanmasını düzenleyen yasal çerçeveyi belirlemişlerdir. Bazı ülkeler bu hakkı iyi şekilde düzenlerken bazıları ise metinleri tahrif ederek veya uygulamaları çiğneyerek -ilgili tüm uluslararası ilkeleri- hiçe sayarak bu hakkı ihlal edip içini boşalttı. Bu durum -esas olarak- otoritenin, öncelikle güçlü ve gerçek bir sivil toplumun varlığını destekleme yönündeki bakış açısına dayanıyor.
Araştırmanın Problemi:
Suriye’de dernek kurma hakkı çeşitli anayasalarda yasal olarak düzenlenmiştir. Aynı şekilde sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını düzenleyen mevzuatlar da çıkarılmıştır. Suriye devriminin başlamasıyla birlikte Suriye’nin çeşitli bölgeleri -Esad rejiminin güvenlik kontrolünden kurtulmasının ardından ve nesnel ihtiyaçlar sonucunda- bu örgütlerde büyük bir büyümeye tanık oldu. Bu örgütlenmeler kamu hizmetlerinin sunulmasında hükümetin sözde rolünün kaybolmasının, ardında bıraktığı boşluğu doldurma rolüyle kendini gösterdi ve şu anda Suriye’nin geleceğini hazırlamaya güçlü bir şekilde katkıda bulunuyor.
Uluslararası ve anayasal açıdan bu hakkın düzenlendiği ve birçok güvenceyle çerçevelendirildiği bir zeminde, şu soru karşımıza çıkıyor: Suriye yasaları dernek kurma hakkını koruma konusunda uluslararası hukuk standartlarına ne ölçüde uyuyor? Suriye devriminin başlamasından sonra çeşitli bölgelerdeki kontrolü elinde tutan taraflar, yayınlanan düzenlemelerle veya pratik uygulamalarla bu güvencelere bağlı kaldılar mı? Bu problemden bir grup başka alt sorular da doğuyor:
- Önceki Suriye mevzuatı, özgür ve bağımsız bir sivil toplumun örgütlenmesi için ideal standartlara ne ölçüde uyuyor?
- Suriye devriminin başlamasından sonra Suriye’nin çeşitli bölgelerinde sivil toplum kuruluşlarının örgütlenmesine yönelik yasal denetimler mevcut muydu?
- Suriye’deki kontrol alanlarından herhangi biri STK’lar için uygun yasal ortamın koşullarını sağlıyor mu?
- Yeni Suriye’nin inşası aşamasında Suriye yasalarında bulunması gereken güvenceler nelerdir?
Araştırmanın Çerçevesi:
Bu çalışma, sivil toplum kuruluşlarını düzenleyen kanunlar üzerine yoğunlaşıyor. Sendika, parti vb. diğer sivil toplum kuruluşlarına ilişkin tüm yasa ve yönetmelikler araştırmanın kapsamı dışında kalıyor.
Araştırma, “mevcut otoritenin” yasal metinler ve idari uygulamalar düzeyindeki resmi sorunlarıyla ilgilidir. Suriyeli sivil toplum kuruluşlarının karşılaştığı bir dizi engel ve zorluklar, araştırma kapsamının dışında yer alıyor yine. Bunlar iç problemler (örgütlerin ve idari yapılarının kurumsallaşması, yolsuzlukla mücadele vb.) olacağı gibi (yetersiz finansman, önceki sosyal izlenimler; askeri operasyonların koşullarıyla ilişkili güvenlik riskleri ve adam kaçırma, hırsızlık türünden başka suçlar gibi) dış sorunlar da olabilir.
Araştırmanın Önemi ve Hedefleri:
Bu araştırmanın önemi, halen çeşitli düzeylerde tartışılan ve uluslararası ve yerel düzeyde bulunan en önemli güncel hukuki sorunlardan biriyle olan bağlantısından kaynaklanmaktadır. Bu sorun STK’ların ve faaliyetlerinin düzenlenmesi; ayrıca bu kuruluşların çalışma özgürlüğünü ve genel olarak bağımsızlığını temin edecek güvencelerin yeterliliği ve yasal metin taslağının hazırlanması meselesidir. Özellikle Suriye örneğinde, sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını düzenleyen yasal çerçeve, bu çerçevenin içerdiği çok sayıda ihlale işaret eden araştırma ve yazıların varlığı dikkate alındığında, önemli bir durum değerlendirmesi anlamını taşımaktadır ki bu durum; güvenlik baskısı, yolsuzluk, hükümet zayıflığı gibi diğer ihlallerin dışında bu türden ihlalleri aydınlatmaya yardımcı olacak şekilde söz konusu metinlerin uluslararası güvencelere uygun olarak ayarlanmasını gerektiriyor.
Bu nedenle, bu araştırma esas olarak Suriye’nin çeşitli bölgelerinde(Esad rejiminin kontrol ettiği alanlar, kurtarılan bölgeler, Heyet Tahrir el-Şam’ın “HTŞ” kontrol ettiği bölgeler ve “SDG” tarafından kontrol edilen bölgeler) halihazırda yürürlükte olan yasaların uluslararası standartlarla -bu standartları değerlendirmeksizin veya onaylamaksızın- ne ölçüde uyumlu olduğunu, bu standartların ne kadar yerine getirildiğini; ve gelecekteki herhangi bir Suriye mevzuatında istenen standart yasal güvenceler hakkında kamuoyunda tartışmayı sağlamaya veya hiç değilse Suriye’deki sivil toplum kuruluşları için yasal ortamın gerçekliğine ışık tutmaya nelerin katkıda bulunabileceğini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Araştırmamız ayrıca kamu işlerine katılım durumunu geliştirmek üzere, sivil çalışmalar organize edilirken, bu kuruluşların özgürlük ve bağımsızlığını güvence altına alacak şekilde, kurtarılmış bölgelerdeki yönetici otoritelerin dikkatini, uyulması gereken kurallara çekmeyi amaçlıyor.
Sivil toplum kuruluşlarının Suriye’nin herhangi bir bölgesindeki belirli bir otorite altında örgütlenmesinin gerçekliğine ilişkin çalışmamızın, bu otoritelerin meşruiyetini kabul etmek anlamına gelmediğini belirtmek isteriz. Çalışmamız daha ziyade siyasi boyutlardan uzak, sivil toplum kuruluşlarına yönelik hukuk sisteminin bir incelemesini temsil ediyor.
Araştırmanın Metodolojisi ve Bölümlendirilmesi:
Bu çalışma esas olarak betimsel analitik yönteme dayanmakta. Bu da hukuk kurallarının ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli seviyelerde ve kaynaklarda incelenmesi ve ardından istenen sonuçların elde edilmesi için analiz edilmesi yoluyla gerçekleştirilir. Ayrıca, gerektiğinde Suriye Devleti dönemlerine ait veya şu anki farklı kontrol bölgelerindeki farklı yasal metinleri karşılaştırarak zamansal ve mekânsal karşılaştırmalı yaklaşıma da başvurmuştur.
Çalışma üç ana bölüme ayrıldı: Bunlardan ilki, uluslararası hukukta sivil toplum kuruluşlarına yönelik yasal güvenceleri ele aldı. Burada güvencelere ve en belirgin ihlallere değindik. Bu normatif temelden yola çıkarak Suriye’deki sivil toplum örgütlerine ilişkin yasal düzenlemenin uluslararası standartlara uygunluğunu ikinci bölümde inceledik. Bu da anayasa metnindeki her bir organizasyonun ve yasal düzenlemelerinin incelenmesi yoluyla gerçekleşti. Üçüncü bölümde bu metinlerin Suriye’nin dört bölgesinde (Esad rejiminin kontrol ettiği alanlar, kurtarılan bölgeler, Heyet Tahrir el-Şam’ın “HTŞ” kontrol ettiği bölgeler ve “SDG” tarafından kontrol edilen bölgeler) gerçekçi uygulamasını inceleyeceğiz.
Araştırma makalesinin tamamını okumak için (Arapça)
مؤسسة بحثية سورية تسعى إلى الإسهام في بناء الرؤى والمعارف بما يساعد السوريين على إنضاج حلول عملية لمواجهة التحديات الوطنية المشتركة وتحقيق التنمية المستدامة