Suriye Sivil Toplumu ve Siyaset: Aradaki İlişki… “Sivillik” İstisna Değil
SDG Uzlaşı ve Ortak Kimlik Birimi Raporu
Ön Söz
Geçmişte sivil toplum kavramında yaşanan gelişmelere bakılmaksızın, bugünkü anlamıyla “sivil toplum” terimi, modern devletlerin doğmasından sonra ortaya çıkmış, Doğu blokunun gerilemesi ve Batı blokunun ilerlemesiyle önemi daha da artmıştır. Literatürün çoğunluğuna göre kâr amacı gütmeyen üçüncü sektörü ifade eder. Toplum, devlet ve özel sektör arasındaki kanaldır ve sivil toplum kuruluşları, kulüpler, forumlar, gönüllü ekipler, sendikalar, federasyonlar, dini kuruluşlar vb. çok sayıda örgütlenme biçimini içerir.
Literatüre ve pratik gerçekliğe göre yerel sivil toplum kuruluşlarının rolü, faaliyet gösterdikleri bağlama göre değişmektedir. Barış zamanlarında, çabaları ideal şartlarda demokrasiyi ve insan haklarını tahkim etmeye, sürdürülebilir kalkınmaya, seçim kültürü ve takibine ve çeşitli taraflar arasında diyalog ve anlayış mefhumunu geliştirmeye odaklanır. İhtiyacı olanlara yardım ulaştırma ve temel hizmetleri sağlama vazifesi de görebilir. Çatışmalar ve iç çekişmeler sırasında ise bu kurumlar genellikle insani krizlere müdahale etmeye, mağdurlara acil yardım sağlamaya, insan haklarını gözlemlemeye, ihlalleri belgelemeye ve çatışmaların barışçıl yollarla çözümünü güçlendirmeye yönelir. Aynı zamanda kadınların, gençlerin, zayıf ve dışlanmış grupların haklarının iyileştirilmesinde de rol oynayabilir. Çatışmanın sona ermesinden sonra da bu kurumlar genellikle uzmanlık alanlarına göre uzlaşma süreçlerini desteklemeye, toplumun yeniden inşasına ve sosyal ve ekonomik rehabilitasyona yardımcı olmaya, şeffaflık ve hesap verebilirlik süreçlerini desteklemeye ve etkilenen toplumda barış ve insan hakları kültürünü kuvvetlendirmeye yönelir.
Suriye örneğinde, 2011’den önce, Esad rejimine ve onun ajandasına hizmet etmek için çalışan ve güvenlik hizmetlerinin denetimine tabi olan göstermelik bir sivil toplumumuz vardı. Devrimin patlak vermesinden sonra, muhalefetin ve rejimin üçte ikisine koordinatörlük, sağlık ve yardım ekipleri sağlayan çeşitli sivil toplum kuruluşları oluştu. Bu da sivil topluma daha fazla siyasi ve müzakere rolü verilmesinin önünü açtı.
Bu rapor, sivil toplumun siyasal alandaki kısmi varlığını teorik düzeyde ele almakta ve Libya, Irak, Tunus, Yemen gibi, devrimlere ya da ayaklanmalara sahne olan Arap ülkelerindeki bazı uygulamalara, bu durumun Suriye sivil toplumuna izdüşümünü vererek ve siyasi sahadaki “sivil” hak iddiasını kısmen tartışarak yer vermektedir. Dolayısıyla raporun amacı, bu siyasi rolü olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendirmek değildir. Zira kimileri prensipte karşı çıkarken kimileri de destekliyor. Bu nedenle de bu kısım, kendisine “değerlendirici” bir yargı eklenmeden, bu rolü varlığı ve yokluğu üzerinden tartışmakla sınırlı kalacak olan bu analitik raporda ele alınacak noktalardan biri değil.
Raporun tamamını okumak için (Arapça)