Gelişim RaporlarıPolitika Analizi BirimiYayınlar

Suriye’nin Özgürleşmesi Bölgedeki Kürt Sorununu Çözmek İçin Yeni İmkânlar Doğurur mu?

Özet:

Bu rapor, Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’de ve bölgesel düzeyde ortaya çıkan köklü dönüşümleri, özellikle bu dönüşümlerin Türkiye ve Suriye’deki Kürt meselesine yansımaları bağlamında incelemektedir. Rapor, bu dönüm noktasının, Türk devleti ile Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasında yeniden müzakere süreçlerinin başlatılması için eşi benzeri görülmemiş bir siyasi ve güvenlik ortamı yarattığını ileri sürmektedir. Bu bağlamda, Ekim 2024’te Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) tarafından gündeme getirilen, Abdullah Öcalan’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir konuşma yaparak PKK’yı silah bırakmaya ve kendini feshetmeye çağırmasını öngören önerinin yeniden canlanması dikkat çekici bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.

Rapor, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) bu süreçte merkezî bir rol oynayacağını vurgulamaktadır. Bunun temel nedenleri, SDG’nin PKK ile derin örgütsel ve ideolojik bağlarının bulunması ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki en önemli askerî aktör olmasıdır. Ayrıca Türkiye’nin, Kasım 2024’ün sonlarından itibaren Suriye Millî Ordusu aracılığıyla SDG’ye karşı yürüttüğü askerî operasyonlara rağmen, bu güçlerin “Yeni Suriye Ordusu”na dâhil edilmesini öngören bir siyasî yaklaşımı bütünüyle dışlamadığı ifade edilmektedir. Ancak bu dâhil edilme, birtakım siyasî ve güvenlik taleplerinin karşılanmasına bağlıdır. Bunların başında yabancı PKK kadrolarının Suriye’den çıkarılması ve Kürtlere sınırlı kültürel hakların (örneğin Kürtçe eğitim) tanınması gelmektedir; fakat özerklik verilmesi bu talepler arasında yer almamaktadır.

Rapor, Ankara’nın eşzamanlı olarak iki yönlü bir strateji izlediğine de dikkat çekmektedir: Bir yandan siyasî çözüm seçeneğini gündemde tutarken, diğer yandan müzakerelerin başarısız olması durumunda kesin askerî güç kullanımına hazır olduğunu göstermektedir. Bu dinamik, Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşüyle birlikte ABD’nin SDG’ye verdiği desteğin azalması, ayrıca Avrupa veya İsrail’den bu boşluğu telafi edebilecek güvenilir garantilerin bulunmaması bağlamında ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra, SDG’nin zayıf toplumsal tabanı ve yerel yönetime dair artan eleştiriler gibi iç baskılarla da karşı karşıya olduğu belirtilmektedir.

Sonuç olarak rapor, mevcut dönemin Kürt meselesinde güç dengelerinin yeniden şekillendirilmesi için nadir bir fırsat sunduğunu ileri sürmektedir. Bu yeniden şekillenme, ya sınırlı kültürel güvenceler karşılığında Kürt güçlerinin yeni Suriye askerî yapısına entegrasyonu yoluyla, ya da SDG’nin tamamen dağılmasına yol açabilecek kesin bir askerî çözüm yoluyla gerçekleşebilir. Ancak olayların alacağı yön, esasen başta PKK ve SDG olmak üzere ilgili aktörlerin, Türkiye’nin asgarî güvenlik ve siyasî şartlarını karşılayan; aynı zamanda Kürtler için belirli ölçüde siyasî ve kültürel kazanımları koruyan bir çözüme angaje olup olmayacaklarına bağlı kalacaktır.

Raporun tamamını okumak için tıkla (Arapça)

بكالوريوس في قسم الفلك وعلوم الفضاء من جامعة أنقرة، مهتم بالشأن التركي وعلاقته بقضايا اللاجئين السوريين، ونشر وشارك في إعداد عدد من التقارير والمقالات حول هذا الموضوع ضمن الوحدة المجتمعية في مركز الحوار السوري

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu