Araştırma ve ÇalışmalarPolitika Analizi BirimiYayınlar

2022’de Suriye Meselesiyle İlgili Öne Çıkan Gelişmelerin Bir Fotoğrafı

Suriye Diyalog Merkezi Politika Analiz Birimi Tarafından Yayınlanan Bir Rapor

Özet:

  • Genel anlamda uluslararası değişiklikler ve özel olarak da Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş, 2022’de Suriye’deki genel manzaraya gölge düşürdü. Geçtiğimiz 2022 yılında, gerek uluslararası gerekse yerel aktörlerin, Suriye dosyasına ilişkin pozisyonlarında da pek çok gelişme yaşandı. Uluslararası ve bölgesel aktörlerin çatışan çıkarları, yerel aktörlerin etkisinin zayıflaması ve hareket alanlarının daralmasıyla daha da pekişen siyasi çıkmaz da devamlılığını muhafaza etti. Aynı şekilde geçen yıl belirtileri görülmeye başlanan, Suriye dosyasına yönelik yeni uluslararası yaklaşım da daha istikrarlı bir hale kavuştu. Bu yeni girişim(veya yaklaşım), rejimi değiştirme ve onun liderlerini hesaba çekme dairesinden çıkıp; davranışlarını değiştirme ve aktörlerle Suriye savaşına katılan ve savaştan etkilenenlerin çıkarlarını gözeten insani ve güvenlik hususuyla alakalı yaklaşımları bulma dairesine geçme olarak özetlenebilir.
  • Öte yandan, Suriye meselesine ilişkin medya ivmesinin ve uluslararası kamuoyunun geri dönüşü, aktörlerin Suriye halkının acılarını sona erdirecek daha ciddi pozisyonlara yönelmesi için yeterli olmadı. Bu ivme, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşın sahneleri ve Rus ordusunun orada sivillere yönelik mezalimiyle daha da şiddetlendi. Aynı zamanda devrimin ilk yıllarındaki toplu öldürme ve katliam sahneleriyle dolu Suriye’nin ve uluslararası arenanın belleğinde “Tadamon Mahallesi Katliamı Videosu”nun yeniden gündeme sürülmesi da bu ivmeyi arttırdı. Bu ivme, medyada ve bu vahşice suçların faillerinin hesap vermesinin gerekliliği konusunda çağrıda bulunan açıklamalarda canlılığını koruyor.
  • Siyasi açıdan da bu yıl, Suriye sahnesindeki bazı aktörlerin ve Suriye meselesinden etkilenen ülkelerin, Esad rejimine yönelik pozisyonlarındaki bazı değişiklikler meydana geldi. Bunların başında Türkiye Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı’nın rejimin lideriyle görüşmesi olasılığı ve Esad rejimi ile Suriye muhalefeti arasında bir uzlaşma sağlanması gerekliliği yönündeki açıklamalarıyla başlayan, Türkiye’nin Esad rejimine yönelik açılım süreci ve bir de Moskova’da savunma bakanları arasında yapılacak üçlü toplantı geliyor. Uluslararası aktörlerin Suriye rejimine yönelik pozisyonlarındaki en büyük değişiklikleri bu konular oluşturuyor. Zira Türkiye, Suriye Devrim ve Muhalefet Güçlerinin ilk müttefikiydi. Türkiye’nin tavrındaki bu değişiklik; seçim sürecinin, gönüllü geri dönüş planı sunma konusunda acele eden hükümet üzerinde yılın başından itibaren baskı oluşturmaya başlamasından sonra oldu.
  • Ayrıca bu değişiklikler arasında Hamas heyetinin Şam’ı ziyareti ve orada rejim lideriyle görüşmesi de yer alıyor. Böyle bir ziyaretin Suriye’deki siyasi, askeri ve genel duruma etkisi sınırlı kalsa da Esad rejimiyle normalleşme ihtimaline uygun genel bir atmosferin oluşmasına katkı sağlayabilir. Bu, aynı zamanda Hamas’ın İran’la son dönemdeki ittifakının Arap ve İslam kamuoyu tarafından kabul edilmesinin daha da azalmasına da yansımış oldu. Buna Amerika ve Avrupa’nın Esad rejimiyle normalleşme sürecini defalarca reddetmesi eşlik etti. Bu reddediş, gerek Arap devletlerinin geçen yılki normalleşmesine gerekse Türkiye’nin açıklamalarına ve hatta Hamas’ın ziyaretine karşı açıkça ilan edilmiş bir reddetmeydi.
  • Suriye’de sahasında ise Dera’da güvenlik durumunun kötüye gitmesi ve taraflar arasındaki karşılıklı suikastlar sahneye hakimdi. Bu esnada Süveyde’deki protestolar, gerginliğin ve bu gerginliğin zaman zaman alevlenmesinin adresi oldu. Kuzey Suriye’de, her ne kadar durum İdlib şehrine karşı açık bir askeri operasyona varmasa da yıl boyunca yerleşim yerlerine, altyapıya ve kamu tesislerine yönelik, -başta kırsalına olmak üzere- ardında çok sayıda can kaybı bırakan topçu bombardımanı ve hava saldırıları yapıldı. Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) Afrin’e saldırısı ve yarattığı olumsuz etkiler de bu gelişmelerden bir diğeriydi. Kuzeydoğu Suriye’de olaylar birkaç kez ayyuka çıktı ve tekrar normale döndü. Her seferinde SDG kontrolündeki bölgelere yönelik bir Türk askeri operasyonundan söz açıldı. Buna, bir tarafta “SDG” ile Türk insansız hava araçlarının diğer taraftan da SDG ile Suriye Milli Ordusu noktaları arasında karşılıklı bombalama operasyonlarının artması da eşlik etti.
  • Diğer bir yönden de; IŞİD hücreleri, örgütün Baghuz’daki son kalesinin düşmesinden bu yana başvurduğu gerilla savaşı taktiğinin bir parçası olarak Suriye çölünde ve Suriye’nin doğu ve kuzeydoğu bölgelerinde çeşitli hedeflere saldırmaya devam etti. 2022’de örgütün iki liderinin ABD ordusunun Suriye’nin kuzeyindeki operasyonlarında ve bazı yerel grupların da güneydeki çeşitli operasyonlarında öldürülmesinin ardından örgütün ve Suriye’deki hücrelerinin geleceği hakkında devam eden tartışmalar devam ediyor. Sahada da İsrail’in İran mevzilerine ve Suriye’deki askeri milislerine yönelik bombardımanının şiddeti arttı. Bombalama Şam ve Halep uluslararası havalimanlarını hedef alarak birkaç gün boyunca buraları hizmet dışı bıraktı. İsrailli yetkililer İsrail’in son yıllarda gerçekleştirdiği saldırıların İran’ın Suriye’deki askeri altyapısının %90’ını yok etmeyi başardığını iddia etti.
  • Muhalefet gruplarının ve devrim güçlerinin iç saflarında ise; parçalanmışlık durumu ve birleştirici bir şemsiyenin olmaması hali, farklı siyasi hizipler, bileşenler ve oluşumların faaliyetlerinin belirleyici temel özelliği olma hakimiyetini sürdürdü. Buna hakimiyet alanları, dağıtım ve saflaşmalar haritasında yaşanan önemli gelişmeler eşlik etti. Bu gelişmeler arasında Üçüncü Kolordu unsurları ile “El-Hamzat” ve “Süleyman Şah-El-Amşat” tümenleri arasındaki çatışmalar da vardı. En tehlikeli gelişme ise HTŞ’nin, Milli Ordu unsurları arasında yaşanan çatışmadan yararlanarak Halep’in kuzey kırsalındaki stratejik Afrin bölgesine girebilmesiydi. Tüm bunlara, çeşitli bölge ve şehirlerdeki idari ve güvenlik sektörlerindeki değşik hizip ve bileşenlerin uygulamalarına karşı devam eden halk kızgınlığı ve devrim hareketinin memnuniyetsizliği eşlik etti.
  • İnsani düzeyde baktığımızda da; gönüllü ve insani yardım ekiplerinin yardım çağrıları ve Kuzey Suriye’deki insani durum hakkında tehlike çanları çalan Birleşmiş Milletler raporları, insani müdahale için sürdürülebilir bir formül bulma ve kamplarda bulunan göç etmiş ve yerinden edilmiş insanların ihtiyaçlarını karşılama konusunda yeterli olmadı. Sınır ötesine yardım ulaştırma mekanizmasının yenilenmesi meselesi; Rusya’nın inatçılığının, siyasi pazarlıklarının ve Güvenlik Konseyi’ndeki veto tehdidinin baskısı altında çöktü. Gözlemcilerin insani durumun hızla kötüleştiğine ve Rusya’nın alternatif yardım planına güven eksikliğine ilişkin uyarılarına rağmen -özellikle de yardım fonlarının azalması ve kolera gibi hastalıkların yayılmasıyla birlikte- Rusya’nın temas hatları yoluyla ve Esad rejimine yardım ulaştırarak insani müdahale vizyonuna kademeli olarak uyum sağlandı.

Raporun tamamını okumak için (Arapça)

مؤسسة بحثية سورية تسعى إلى الإسهام في بناء الرؤى والمعارف بما يساعد السوريين على إنضاج حلول عملية لمواجهة التحديات الوطنية المشتركة وتحقيق التنمية المستدامة

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu