Araştırma ve ÇalışmalarPolitika Analizi BirimiSosyal BirimYayınlar

Türkiye’ye Suriyeli Göçü: Ekonomik Etkiler ve Toplumsal Yansımalar

Yönetici Özeti:

  • Suriyeli göçün, ev sahibi Türk toplumu üzerindeki etkisinin pek çok yönü olmuştur. Türkiye’deki ekonomik durumun karmaşık nedenlerle kötüleşmesi ve bu durumun çeşitli siyasi partiler tarafından Suriyeli varlığıyla bağlantılı olarak kullanılması Suriyeli göçünün Türkiye’deki ekonomik durum üzerindeki etkisinin araştırılmasını gerektirmektedir. Ayrıca bu etkinin Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı varlığıyla ilgili ülke içinde hararetli tartışmalarla örtüştüğünü belirlemek ve bunun ortaya çıktığı siyasi ve toplumsal ortamın analizini yapmak gerekli hale gelmiştir.
  • 2015 yılı sonunda Suriyeli göçmenlerin yerli nüfusa oranı %3’ün üzerine, 2022 yılı sonunda ise %4,25’e ulaşmıştır. Yaklaşık 4 milyona varan bu varlık belirli şehirlerde yoğunlaşmaktadır. Bu durum Suriyeli sığınmacı varlığını fark edilir hale getirmiş ve bununla ilgili tartışma, farklı görüşler ve değerlendirmelerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
  • Türkiye’ye gelen Suriyeli göç dalgalarının toplum yaşamı üzerinde çeşitli ekonomik etkileri olmuştur. Bu etkilerin arasında gayrimenkul ve konut kiraları, mal ve hizmet fiyatları, kayıtlı ve kayıt dışı istihdam da dahil olmak üzere işgücü piyasası ve buna bağlı olarak işsizlik ve istihdam oranları gibi konular yer alırken, çeşitli mal ve hizmetlerin üretimi, üretime yeni mallar veya yeni özelliklerin getirilmesi, Türk üretimi ve ihracatının artması gibi sonuçlar da ortaya çıkmıştır.
  • Bu durum, taraflılıktan uzak ve adil bir anlayışın sağlanması için farklı etkilerin bütünsel ve ayrılmaz bir şekilde anlaşılmasının önemini ortaya koymaktadır. Örneğin, işsizlik oranları üzerindeki etkinin yanı sıra, şirket kuruluşlarının artışı, pazar konsantrasyonunun azalması, rekabetin artması, ihracat oranlarının yükselmesi gibi diğer faktörlerin de dikkate alınması önemlidir. Bütünsel ve kapsamlı bir analiz, sağlam politikaların oluşturulmasında üzerine inşa edilebilir.
  • Bazı çalışmalarda, Suriyeli işçilerin daha düşük ücretle ve daha uzun çalışma saatleri ile çalışmaları nedeniyle işverenler tarafından tercih edilmekte, bu durum da bazı Türk işçilerin işsizliğine neden olduğundan söz edilirken, diğer çalışmalar ise Türk vatandaşları için hem özel sektörde, hem kamu sektöründe hem de hayır kurumlarında iş fırsatları yaratılmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan olumlu sonuçları vurgulamıştır. Bu bağlamda örnek olarak Gaziantep ilindeki işsizlik oranlarına dikkat çekilmiştir. 2007 yılında işsizlik oranı %18’e kadar yükselmiş, ancak 2013 ve 2014 yıllarında Suriyeli göçün Gaziantep’e yoğunlaştığı dönemde, hem vasıflı hem vasıfsız işgücü için genel olarak %7.3’e kadar belirgin bir şekilde düşmüştür. Bu durum, işçiler, işadamları, hayır kurumları ve eğitimli insanlar ve bunların yarattıkları ekonomik aktivite de dahil olmak üzere Suriye varlığının bütünsel bir perspektiften ele alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Belirli dönemlerde Suriyeli ve Türk işçiler arasında yoğun bir rekabetin yaşandığı bazı sektörlerin veya durumların tek taraflı perspektiften kaçınılması gerekmektedir.
  • Suriyeli varlığının en önemli olumlu ekonomik etkisi, ihracatı kolaylaştırması ve artırmasıydı, zira Suriyeli göçmenlerin özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesine yapılan yatırımlar, ticari şirketler kurma ve işgücü sağlama yoluyla veya kültürel bağlar ve dil bilmeleri sayesinde bu ülkelerle ticarette aracılık yapmalarıyla ihracatın canlanmasına katkıda bulunmuşlardır. Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesi hakkındaki bilgi, kültürel ve bilgisel engellerin azaltılmasında, eşleştirme ve yönlendirme hizmetlerinin sağlanmasında ve ticaret sözleşmelerinin uygulanmasında önemli bir rol oynamaktadır.
  • Suriyelilere ait olan şirketler, Türk vatandaşlarına ait şirketlere kıyasla daha yüksek bir oranda ihracat yapmaktadır. Suriyeli şirketlerin %55’i ihracata yönelikken, Türk şirketlerin sadece %31’i ihracata yöneliktir. Ayrıca, göçmen sayısının yerli nüfusa göre artması, ihracat yapan şirketlerin oranını artırdığı gözlemlenmiştir.
  • 2021 yılında Suriyelilere ait şirketlerin sayısı yaklaşık 20 bin olarak kaydedilmiştir. Ortalama olarak her bir şirketin istihdam ettiği çalışan sayısı ise 7 kişidir ve bu çalışanlar arasında Türk vatandaşları da bulunmaktadır. Genellikle, çalışanların çoğunluğu Suriyeli aile reisleri veya Türkiye ve Suriye’deki ailelerini desteklemekte olan kişilerden oluşmaktadır. Bu şirketler, vergi ödemeleri, lisans alımları ve istihdam fırsatlarının sağlaması gibi konularda diğer resmi olarak lisanslı Türk şirketleriyle benzer şekilde faaliyet göstermektedirler.
  • Fiyatlar üzerindeki etkiye gelince, Suriyeli göçmenlerin Türkiye’ye ilk göç dönemlerindeki akışı, mal ve hizmetlere olan talebi artırmıştır. Bu, Suriyeli göçmenlerin yoğun olarak bulunduğu bölgelerde kira fiyatları ve bazı gıda ürünleri gibi bazı ürünlerin fiyatlarının yükselmesine neden olmuş ve yaşam maliyetlerinin artmasına yol açmıştır. Ancak, düşük maliyetli işgücüyle Suriyelilerin ekonomiye girmesi, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleriyle ticari ilişkileri, yoğun olarak şirket kurmaları ve şirket sayısındaki artış nedeniyle artan rekabet (piyasa konsantrasyonunun azalması olarak bilinir), arzın artmasına ve bazı mal ve hizmet fiyatlarının düşmesine yol açmıştır. Özellikle yoğun işgücü gerektiren gayri resmi sektörlerde üretilen mal ve hizmetlerin fiyatları yaklaşık olarak %4 düşmüştür.
  • Suriyelilerin yatırımları, işgücü katılımları ve şirket kurmaları ve ihracata olan katkıları yoluyla Türk milli gelirindeki büyümeye katkıda bulunmuştur. Türk ekonomisinde Suriyelilerin faaliyetleri sonucunda elde edilen toplam katma değerin 2017 yılı sonunda 27.2 milyar Türk Lirası olduğu tahmin edilmekte olup bu rakam, Türkiye’nin toplam milli gelirinin %1.96’sını temsil etmektedir. Bu oranın 2028 yılında %4.05’e yükselmesi beklenmektedir.
  • Türkiye’nin Suriyelilere yönelik harcamalarının artışıyla ilgili olarak, resmi kaynakların takibi, fonların Suriye içindeki Türkiye’nin kontrolünde olan bölgelere yapılan harcamaları da kapsadığını göstermektedir. Ayrıca, sivil toplum kuruluşları ve hayır kurumları tarafından sağlanan yardımları de içermektedir. Bu kuruluşlar, finansmanlarının büyük bir kısmını bağışçılardan, özellikle uluslararası örgütlerden ve Birleşmiş Milletler’den almaktadır. Bu fonlar aynı zamanda bağış yapan bireylerin katkılarını da içermektedir. Bu durum, çoğunlukla bu harcamaların Türk vatandaşlarının vergilerinden tahsil edilmediğini göstermektedir. Ayrıca, uluslararası yardımlar genellikle yabancı para birimleriyle gelir ve bunların yerel para birimine dönüştürülmesiyle ekonomiye destek sağlanmaktadır.
  • Türkiye’nin Suriyeli göçmenlere yönelik harcamalarının kaynakları ve kullanımı konusundaki şeffaflık eksikliği, bazı tarafların belirsizlikten yararlanarak Suriyeli varlığına karşı provokasyona ve ekonomik maliyetlerini abartmalarına olanak tanımıştır.
  • Sosyal ve iç ve dış siyasi faktörler, Türkiye’deki Suriyeli varlığı konusunu daha karmaşık hale getirmiştir. Suriyeli varlığına provoke etmek için ekonomik boyutun abartıldığı görülmektedir. Ancak, provokasyonun altında yatan sebepler ekonomik boyutu aşarak sosyal, siyasi ve kimliksel boyutlara uzanmaktadır. Özellikle Türk toplumu içinde birçok konuda artan kutuplaşma ile birlikte bu provokasyon artmaktadır.
  • Çalışma, bir dizi öneri sunarak hem kısa vadeli hem de uzun vadeli üzerinde çalışılması gereken konuları ortaya koymuştur. Kısa vadeli olarak, Türk toplumlarında Suriyelilere destek kampanyalarının yapılması, vatandaşlık, adalet ve insan hakları söylemini destekleyen çeşitli siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkilerin ve işbirliğinin güçlendirilmesi, meslek odaları, sendikalar, ticaret ve sanayi odalarıyla ilişkilerin ve işbirliğinin artırılması, Suriyelilerin bu kurumlara katılımını ve seçimlerinde yer almalarını desteklemek, ticari, mesleki ve sanayi sektörlerdeki Suriyelilerin katkılarıyla ilgili yayınları ve istatistikleri desteklemek, Türk vatandaşları arasında işsizliği azaltmaya yönelik etkin işgücü piyasası politikalarını desteklemek, ekonomik ve sosyal olarak en uygun yatırımlar ve kalkınma müdahaleleri hakkında ekonomik ve toplumsal çalışmaların hazırlanması gibi adımların atılması gerekmektedir.
  • Uzun vadeli öneriler arasında, vatandaşlık, adalet ve bölgedeki farklı bileşenler arasında iyi komşuluk prensiplerine dayanan uzun vadeli bir kalkınma projesinin geliştirilmesi yer almaktadır. Bu proje, maddi çıkarlar, insanlık ve etik ilkeler üzerine kurulu kültürel ve ekonomik bir entegrasyonu hedeflemelidir. Ayrıca, Arap, Türk, Kürt ve bölgenin diğer bileşenleri arasında diyalogu ve karşılıklı saygıyı teşvik etmek için çeşitli araştırma merkezleri, düşünürler, bilim insanları ve etkileyiciler arasında buluşmaların desteklenmesi gerekmektedir. Bu süreçte, Avrupa Birliği ve diğer bölgesel işbirlikleri deneyimlerinden yararlanmak önemlidir. Ayrıca, Arap-Türk uyumsuzluğu azaltmak için kültürel alışveriş ve diyalogu teşvik etmeye ve Türklerin Araplarla yakınlaşmasında Türkiye’deki Suriyelilerin ve Arapların rolünü artırmaya yönelik çaba gösterilmelidir.

Giriş

Türkiye’ye Suriyeli göçü, başta siyasi ortam olmak üzere Türk toplumunun geniş kesimlerinde büyük tartışmalar yaratması nedeniyle geniş bir araştırma alanı oluşturmuştur. Ayrıca, bölgesel ve uluslararası ve yerel aktörlerin etkilerinin birbirinden beslendiği Suriye meselesinin sorunlarının bir parçası olmuştur. Genel olarak Suriyeli göç sorunları, özellikle Avrupa Birliği, Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi Suriyeli göçmen alan ülkeler açısından Suriye meselesine ilişkin politikaların şekillenmesinde de önemli bir etken olmuştur.

Suriyeli göçün Türk toplumu etkileyen birçok yönü olmuştur. Türkiye’deki ekonomik durumun karmaşık nedenlerle kötüleşmesi ve bu durumu çeşitli siyasi partiler tarafından siyasi olarak kullanılması ve bunu bir şekilde Suriyeli sığınmacı varlığına bağlamasıyla, Suriyeli göçünün Türkiye’deki ekonomik durum üzerindeki etkisini araştırmak büyük önem kazandı. Ayrıca Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı varlığıyla ilgili ülke içinde hararetli tartışmalarla örtüştüğünü göstermek ve bu etkinin ortaya çıktığı siyasi ve toplumsal ortamın analizini yapmak gerekli hale geldi, zira sosyal ve politik bağlam, ekonomik etkinin gerçekleştiği çok önemli bir ortamdır.

Suriyeli göçmenler hakkında devletten mali yardım almaları gibi pek çok yanılgının yayılması, göçmenleri ve özellikle Suriyeli olanları ve ilgili hükümet politikalarını ülkenin kötüleşen ekonomik koşullarından sorumlu tutmakta etkili olmuştur. Böylece Türkiye’deki Suriyeli göçmen varlığı konusu, siyasi partiler arasındaki siyasi rekabette en önemli sıcak konulardan biri haline gelmiştir. Bu durum, göçmenlere ve özellikle Suriyelilere karşı gerilimin artmasına neden olmuştur.

Öte yandan, gerilimi azaltmak ve bazı muhalefet partilerinden göçmen konusunu elinden almak amacıyla, bazı mevcut veya eski Türk hükümet yetkilileri tarafından Suriyeli göçmenlerin Türkiye ekonomisine olumlu katkılarına ve devlet hazinesine yük teşkil etmediğine dair sık sık açıklamalar yapıldı. Bu, Türkiye’ye Suriyeli göçün ekonomik durum üzerindeki etkisinin ve bundan mülteciler ile ev sahibi toplum arasındaki toplumsal uyumu güçlendirmekte yararlanma imkanının araştırılmasını teşvik ediyor.

Bu makale, Suriyelilerin Türkiye’ye göçünün en önemli ekonomik etkilerini ve bazı toplumsal karmaşıklıklarını aşağıdaki kilit soruları yanıtlayarak incelemeye çalışmaktadır:

Türkiye’ye Suriyeli göçün en önemli ekonomik etkileri nelerdir? Bu etkiler nasıl oluştu?

Etkilerin nasıl oluştuğunu bilmek, bu etki olumlu ise artırma, olumsuz ise azaltma ve önleme olasılığını analiz etmede büyük önem taşır.

Makale, üç ana bölüm, sonuç ve önerilerden oluşmaktadır. İlk bölüm, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı varlığı bağlamına kısa bir giriş sunarken, ikinci bölüm, makalenin temel sorusuna yanıt olarak en önemli ekonomik etkileri ve bunların nasıl oluştuğunu inceliyor. Üçüncü bölümde ise ekonomik etkiler ve bunların nasıl oluştuğu ve nasıl etki ettiği üzerinde önemli bir etken olan, özellikle toplumsal uyumla ilgili olarak, Türkiye’deki siyasi ve toplumsal bağlam inceleniyor.

Çalışmada, konuyla ilgili önceki çalışmalar ve çeşitli açık kaynaklar incelendi. Ayrıca bir grup Suriyeli uzman ve iş adamıyla görüşmeler yapıldı. Aynı zamanda araştırmacının konuyla ilgili önceki çalışmaları ve katıldığı görüşme ve çalıştaylardan yararlanıldı.

Temel soruları cevaplamayı ve bunları, özellikle Türkiye’nin son yıllardaki siyasi ve toplumsal bağlamla -özellikle toplumsal uyum üzerindeki etkisiyle ilgili olarak- ilişkilendirerek derinlemesine anlamaya çalışıldı ve buna binaen genel sonuçlar ve tavsiyeler verildi. Bunları doğrulamak, etkilerini incelemek ve uygulama seçeneklerini genişletmek için daha fazla araştırma, inceleme ve diyalog gerek.

Araştırma makalesinin tamamını okumak için buraya tıklayın

مؤسسة بحثية سورية تسعى إلى الإسهام في بناء الرؤى والمعارف بما يساعد السوريين على إنضاج حلول عملية لمواجهة التحديات الوطنية المشتركة وتحقيق التنمية المستدامة

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu